Ne zaman toprak kavgası anlamını yitirecek? Ne zaman ilkokul kitaplarında öğretilen tarih bilgisinden kopup, hayata önüne sürülenler yumağı değil de hissedilen duygular olarak bakabileceğiz? Ne zaman her kim olduğunu umursamadan bir insanın ölümüne üzüleceğiz?
Kimileri “Allah birdir” der zorda kalınca, kimileri “kadın erkek eşittir!” diye isyan eder işine geldiği zaman. Güneş birdir, toprak bir, hava bir, su bir. Ne onun benden daha çok hakkı var bu evren üzerinde ne de benim ondan çok… Kadın-erkek yaşlı-çocuk siyah-beyaz hayvan-insan hepsi eşit; herkes farklı ve herkes eşit.

Neden üzülmüyorum, neden araştırmıyorum, neden sorgulamıyorum, neden hayatlarını zerre bilmediğim insanların hayatları ile ilgili söz sahibi olduğumu düşünüyorum, hangi sebeple insanların katledilmesi olağan olabiliyor benim için? Bak aynaya ve sor kendine. Çünkü bunun cevabı içinde bir yerde olmalı.
Dünya telle örülmüş sınırlardan, bez parçalarından ve liderlerden ibaret değil. Bugün yürürken Küçük Prens gibi dünyanın üzerinde yürüdüğünü ve onun dönmeye devam ettiğini hisset.
Belki bir şeyler değişir…