
Bir zaman geliyor tüm endişeler, tüm kaygılar, tüm korkular sanki daha önce başa çıkmamışsın gibi, sanki daha önce süpürüp def etmemişsin gibi yine karşında.
Yaşlandım sanırken daha yeni büyümeye başladığını fark ediyorsun. Nasıl eskiden büyürken bacakların ağrıyordu, şimdi de büyümenin içinde bir yerlerde yarattığı ağrıları sızıları dindirmeye çalışıyorsun. Bu seferki merhemsiz, ilaçsız, masajsız.
Bazen derin bir nefes alarak, bazen uzun bir yürüyüşle, bazen matın üzerinde, bazen de sadece durarak.
Kendini kalbin, zihnin ve bedenin arasında sıkışıp kalmış gibi hissediyor musun zaman zaman? Kalbini dizginlesen zihnin, zihnine dur desen kalbin devreye giriyor mu senin de? Ya da kalbin ve zihnin buluşsa da ortak bir noktada, bu sefer de bedeninin dur dediği, ya da git dediği oluyor mu?
Sürekli duygularımı, düşüncelerimi ve bedenimi birlikte bir kafede kahve içmeye, bir barda eğlenmeye, bir evde huzur içinde yaşamaya alıştırmaya çalışıyorum. Belki de hayattaki en büyük çaba gerektiren eylemim olabilir bu. İstediğim kadar okuyayım, yazayım çizeyim, saatlerce meditasyon pozunda oturup bir zihnimi bir nefesimi dinleyip gidip geleyim; yine de olmayacağı zaman olmuyor işte... Duymaya, anlamaya ve almaya hazır olmadığında belki de gözünün önündeki gerçek sana anlamsız ve kocaman bir saçmalık olarak görünüyor.
Kendinle yaşamaya alışıyorsun, o zaman her şey kolaylaşıyor dedi arkadaşım bugün. Kim bilir kaç defa kaç kişiden duymuşumdur bunu, ya da kaç defa kendi kendime hatırlatmaya çalışmışımdır. Ama dedim ya almaya hazır değilse insanın bünyesi olamıyor.
Bir iki kıymetli cümlenin kendinle ve hayatla ilgili bir şeyi fark ettirmesi, keşfettirmesi ve çözümlemek için adım atmanı sağlaması ne kadar değerli... Durdum, düşündüm ve baktım geriye doğru ve şimdime... Hep kendimle baş başa kalmaktan kaçışlarımın nasıl hayatımı şekillendirdiğini, zaman zaman nasıl ağlattığını ve acıttığını fark ettim. Neden beni anlamıyorsun diye isyan ettiklerimle neden aynı dilden konuşamadığımı anladım. Ben sadece ben değildim çünkü ben hep o kişilerle birlikte bendim, bizdim ve kendimle yaşamayı öğrenememiştim.
Kendimle buluşmaya karar verdim bugün. Tekrar, içinde yer aldığım bedenle, duygularımla ve düşüncelerimle tanışma vakti. Elbet sıkıldık birbirimizden, zaman içinde çok değiştik; hem iyi hem kötü...
Merhaba, ben yine parça parça eski ben, bazen de yepyeni bir benim. Hala insanım; kusurlarıyla, heyecanlarıyla, olduklarıyla ya da olmak isteyip de bir türlü olamadıklarıyla. İçimdeki iyilikler ve kötülüklerle bana dair, insana dair tüm kusurlar, tüm hatalar ve tüm yaşanmışlar, tüm anlar ve tüm geleceklerle ben buradayım. Memnun oldum.